Galeri
Ben Kimim?

Hayatta neler yapabileceğiniz, neleri becerebileceğiniz neleri göğüsleyebileceğiniz yanınıza yoldaş aldığınız insanlarla çok alakalıdır. Bu eş olur arkadaş olur, sevgilinizdir, sevdiğinizdir ….ama yanınızdaki insanların enerjileri pozitifse, size duydukları sevgi ile size yansıttıkları “siz” bir süpermen olur dünyayı kurtarırsınız.
Sizin sizde görmediğiniz mucizevi gücü yansıtır onlar ..ışıl ışıl.. zaten kendileri de ışıl ışıl pozitif olumlu ruhlardır bu insanların. Varlıklarının sebebi sanki o müthiş desteği o müthiş olumlamayı, ihtiyacınız olan işte o müthiş özgüveni aşılamaktır.. size sizin en olumlu en güzel yanlarınızı her fırsatta zerkeden bir hayat şırıngasıdır onlar.. İksirdirler damarlarınıza dolarlar.. Sizin sizden şüphe ettiğiniz, gücünüzün tükendiğini sandığınız zamanlarda onlar , ”tehlike anında kırınız” camlı bölmelerini kırarak gelir söndürürler kendinizden şüphe duyduğunuz, gücünüzden tereddüte düştüğünüz içinizdeki o büyük o müthiş “acaba yangınlarını”…”İyi ki “dir onların adı..
Bir de kendi eksikliklerini kendi güvensizliklerini ,belki de garanticilikten doğan hayata ürkek duruşlarının getirisi yerinde sayışlarını, tüm başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını sırtınızda kambur gibi taşıyın da yüklerini alın isteyen, hatta size bağlayan, endeksleyen insanlar vardır. Hafiflerler bir şekilde böylelikle.. ama yetmez hafiflemek.. çünkü sizin sırtınıza yükü atmakla ağırlıktan kurtulsalar da olmayanlarının oldurtamadıklarının o dayanılmaz ağırlığı yer onları her an. Yoklukları varlıklarının önünü örter, eksileri artılarına perdedir düşer gizler.
Kendilerindeki negatiflere endekslidir onlar aslen ama hep başkalarını suçlarlar bunun için.. Bulurlar illa ki bir sebep.. gül’ün dikeni vardır batmıştır koklarken.. gülün kokusu buram buram, onlar kan kokusunu duyarlar ellerindeki çizikten sızan. Sizden yansıyan kendilerini de beğenemezler. Az önce anlattığım insan grubundan da olsanız onlara, parıldayamazlar.. Renklenemezler. O renksizliklerinde sizin de renginizi karartmak isterler. Kendini sevemeyen sizin de kendinizi sevmenizi istemez bırakın sizi sevmeyi..!
Yerden az havalansanız, mutluluk baloncuğunuz kaldırsa sizi yerçekimi olurlar size, çuvaldız olurlar baloncuğunuza.. sizi çektikleri yer onların tek mutluluk kaynağıdır.. halojenlerisinizdir tüm yanlışlarının.. sayenizde doğru gibi yaşarlar. Olmasanız belki de kendilerine de tahammül edemezler. Sizin kendinizi sevmeniz de onlara göre bir Pollyannalık halidir.Özenle ayıklarlar kılçıkları balıktan ve kılçıkları tutup etini atarlar balığın. Al derler işte busun.. Öyle sandığın gibi bir şey değilsin der ayırmaya çalışırlar sizi sizden..! “Pilin dötleri” derim ben onlara.. özür! Pilin artı eksi tarafları kaale alınarak..!
Ömrümün yarısından çoğunu geçtim ben..bence bir 52 sene daha ömrüm yoktur.. ki olsa da zaten Benjamin Button gibi gençleşmiyorsam, tuvalete oturdum mu kalkışıma anons gerekiyorsa, kaptan gelsin de kaldırsın bu uçağı klozetten bekliyorsam.. yani aslında en doğal ve insani ihtiyaçlarımı kendi kendime yapamıyorsam ne anlamı var ki 100lük olmanın.. Banknotmuyum, iki ellilik edeyim..?!
Anne oldum.. eş oldum.. (sıralama ters oldu ,geriye doğru okuyun..!) Gönüllü oldum gönüllere yaren oldum.. kampanyalar açtım umutsuz yaralara az merhem oldum.. Yazılar yazdım şiirler döktüm.. gazetelerden dergilerden geçtim.. fotoğraflar çektim sergilerinde çocuklara burs oldu. Gezgin oldum,gezenti oldum bisikletten, tırmanışlarda tepelerden düştüm… Gözlerine aşık oldum, varlığına tutkun oldum.. nefes nefese sırtında kendimden geçtim.. (atlardan bahsediyorum!! ) …Suyunda avcı oldum az kalsın av da.. denizden bahsediyorum, zıpkınla balıkçılıktan bahsediyorum.. fesatsınız sanki..! Hala da devam her birine farklı farklı mecralarda.. meralarda.. sularda.. dağlarda.. yollarda..
Ama bir blogum olmadı..!!.. olmadı ki tüm bunları ve daha ne çok şeyi doğaçlama tek tek anlatıp bir de ona buna laf atayım.. Sesleneyim şuradan karşı kıyılara.. başka şehirlere.. başka başka gönüllere yarenlik edeyim… Kimim mi ben?

Ben, Demet Demirkaya.. 1 Eylül 1968 İstanbul doğumluyum.. Kadıköy Anadolu Lisesi ‘nin ardından Marmara Üniversitesi Satış Yönetimini tamamladım 1988 yılında.. Ve 5 sene Türkiyede Alarko, Kavala, Dünya Gazetesi gibi kuruluşlarda çalıştıktan sonra evlenerek Amerika’nın New York eyaletine yerleştim.. Long Island’ta yaşıyorum.. 23 Yasında bir erkek evlat sahibi, tutkulu bir anneyim çoğunuz gibi.. Anneliği bir meslek edinmişken; oğlumun gelişip büyüdüğünü kabullenerek yapmak istediğim aktivitelere, zevklerime yani “hayatıma” ara verdiğim yerden yeniden başlamak kararı ve arzusuyla yaşantım boyu en çok sevdiğim şeye, gönüllü çalışmaya başladım Amerikada’da..

16 senedir atlarla “koşuyorum”..ve onlara bakmaya doyamıyorum.. Varlıklarında ruhumu besliyorum…
Gazetecilik ..ilginç olan ne varsa arayıp bulup yazdım fotoğrafladım da.. Bir gazetede.. Posta 212 idi adı.. 2 sene. Gazete kapandı ve dergilere yazdım…Maceralarımı buraya da paylaşacağım o yıllardan.. (sanmayın ki bitti bu maceralar) ..Hayatın içinden..sizden benden.. hepimizi anlattım.. hala anlatıyorum.. Siz bitmezsiniz ki..! İnsan… biter mi.. Yaşadığım sürece hepinizi hepimizi yazmaya devam edeceğim..
UN (Birleşmiş Milletler) bünyesinde The Light Millennium adlı bir organizasyonda Türk delegesi olarak çalışmalar yapmaktayim ve ayni zamanda da yönetim kurulu üyesiyim..Sosyal yardım projeleri ve çalışmaları prensibime uyan ,kamu yararına reklamsız yayın yapan Turkish Library Us’in yazarları arasında sizlerden bizlerden yazılarımı da paylaşmaktayım hala.Yazılarımın yayınlandığı eski yeni kuruluş linklerinin bazıları aşağıda, kafa karıştırmanın alemi yok şurda laflıyorken sizlerle… buraya bir daha yazmıyorum yani.. Sahi.. fotoğrafçılık..!. fotoğraf çekmeyi (ama fotoğrafçılığı değil) internet üstünden kendi kendime öğrenmişliğimi rasyonel olmayan metotlarla geliştirdiğime; gördüğünüz ve göreceğiniz karelerin her birinde hiçbir fotoğraf sanatçısının onaylamayacağı usullerle farklı görüntüler yakaladığıma inanıyorum.
Şiirler de okuyacaksınız.. O fotoğraflar o şiirleri yazdırdı ..Aşk.. Aşk’a inanırmısınız? İnanmıyorsanız da ben inandıracağım sizi.. O duyguları beraber hissedeceğiz, varmısınız bahse? Şiir yazarken girip girip çıkılan o umutsuz kaybedişler… sonrasında yeniden ayağa kalkıp aşkla yaşama tutunmalar arasından.. yeniden ona veya ondan sonraya başlangıçlar arasından… Kış gibi soğuk güz gibi keskin kopuşların ardından bahar gibi umutla başladığımız tüm aşklara ithafen yazılmış bunca şiirler arasından.. 50’li yaşımın “asla pişmanlık “..”İlla hep umutla aşkla” yaşamakları arasından ..
Yeni ve yeni kalanlara ithaf edilmiş demlenmiş çayından, yıllanmış şarabından buzlu rakısından hayatın.. Merhaba yeniden..
Bu bir mekan..özgür ve rahat..içimizi açtığımız bu mekanda her gün BAHAR….
HOŞGELDİNİZ….
