Doğanın kendi resmini en iyi yaptığı günlerden biriydi.Gökyüzündeki güneşin ışınları sanki el olmuş,
nefes nefese kalan kadının sırtını sıvazlıyordu sevecenlikle…Babıali yokuşunu hızlıca çıkmasında elindetuttuğu birinci baskısı yapılan kitabının da yarattığı heyecan vardı.Sultanahmet meydanına vardığında gördüğü boş banklardan birine oturdu.Yazı yazma serüveni ergen yaşlarda başlamıştı.Yarım yüzyıl sonra
işte elindeydi hayatımın özeti dediği eseri…

Orta boylarda ,genellikle üniforma gibi taşıdığı spor giyimiyle ilk bakışta sıradan gözükse de, dikkatli
gözlerde anlaşılan, gizli güzellik denilen cinstendi Ladin.Keskin bakışlarını zumladı netlik ayarı yapar gibi, koyu kahve
gözlerini kısarak etrafı kolaçan etti.Bu gözlemlemeleri ve radar antenlerini açık tutması sayesinde ete
kemiğe büründü öykülerindeki karakterler…

Ladin, ara sıra oyun oynar gibi yaptığı,kalınca kitaptan gelişigüzel bir sayfa açtı, aşka dair yazıyı kendi
duyacağı şekilde okumaya başladı  “  Aşkın ışığı ne beni, ne de onu tam olarak aydınlatmadan ne çabukta hemen tükenişe geçti, bir mum
aydınlatırken tükenir ya, biz daha ilişkiyi üretememişken direkt tükettik.

Gölgelerin altından baktık görüntülere, yeni yüzler verdik henüz göremediklerimize, iyi oynanacağını düşündüğümüz yepyeni
senaryolar ürettik, şüphelerimizin, ön yargılarımızın, şeytani tarafımızın yardımıyla…İstediğimiz gibi
sonlandırdığımız filmin suç aletini bilinçaltımızda sakladık, bize hiç dokunmayacağını ümit ederek…”
Şaşkın bakışları dondu. Gözünü kapatarak açtığı sayfada bu kitabı yazmasına sebep olan yazıyla
karşılaşması tesadüf olabilir miydi? O zamana ait hissettiklerini hatırladı, partnerinin düşüncesinin ön
yargıda donduğu, peşin hükmün verdiği delillerle kendisini mahkum ettiği ve başka kanala geçemediği
zamanları…
El yordamıyla yeni bir sayfa açarak devam etti.

“ Duygularının üzerinde buzdan duvar var, demek onları eritecek kadar sıcaklığımı hissetmiyorsun. Ben kalp organ nakli hastasıyım.Sen benim için uygun donör değilsin! Ne kadar uydurmaya çalışsam da doku uyuşmazlığı var. Senin kalbin bana hayat vermiyor.”

Yine durakladı.Her kelime hayat bulmuş, canlanmıştı.Beyin ile kalp arasındaki fay hattı sürekli hareket halinde olduğu için “ Senin kalbin bana hayat vermiyor” cümlesini sevgilisine söylemesi Ladin için uzun
zaman almıştı.

“ Ne dokuz canlıyım, aşkın kurşunlarına sürekli hedef olmama rağmen hala yaşıyorum” diye derinden iç
geçirdi.
Kitabı karıştırarak, son sayfalara doğru rastgele açtığı yeri sesli okudu.
“ Aşkla yüzleştiğimde gördüm ki
Her aşk yeni bir yüz”
Ladin, okuduğu son satırlarda kitabı elinden bıraktı.Yaşadığı deneyimleri aktarsa da biliyordu ki;
“ Aşk savaşmaktır; bazen aşık, aşk savaşının esiridir…
“ Bazen aşk; kaktüs gibidir, elinde tutamazsın geride sadece acısı kalır.”
“ Bazen aşk; baştan bilmeyerek sonrasında bilerek körleşmektir.”
“ Bazen aşk; bir bulmacadır…cevabı kesin olmadığı için hiçbir zaman çözülemez.
“ Bazen aşk; kim ne derse desin oyundur.Doğallık değil, oynamak kazandırıyor.Bu durumda kazananı mı
kazandırıyor? Kaybedeni mi kaybettiriyor? Kim bilir!

“ Bazen aşk; vahşi bir hayvanın pençesine düşmektir.Ondan yara almadan kurtulmak imkansızdır.”

 

Ladin, son anda otomatiğe bağlanmış gibi art arda aklına gelen aşka dair yorumları not aldı; ne deolsa ilham perisi her zaman bu kadar cömert olmayabilirdi. Banktan kalkarken sadece beyni değil
ayaklarının da uyuştuğunu hissetti.

Sultanahmet meydanının tarihsel dokusundaki yerli yabancı insan kalabalıklarının önünden Beyazıt’a doğru ilerlerken cep telefonunun mesaj sesiyle irkildi.Büyük bir pazarlama firmasından telefonuna gelen mesaj kutusundaki notu okudu. “ Bugün sevgililer günü, sevdiklerinize verebileceğiniz en değerli hediye… devamını okumayı bıraktı. Elindeki “ Aşk Bazen…”yazan kitabına manidar bir şekilde baktı; dost elini sıkar gibi sıkıca kavradı, bırakmamacasına…

 

Songül YILDIZ

Çizim: Cihangir YILDIZ

1 Yorum. Yeni Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü