Zamanı baskılayan saat ve cep telefonu gibi objeleri evde bilerek unutmuş, tüm gününü alacak yürüyüşün birkaç saatini geride bırakmıştı. Ruhsal arınma terapisi, yalnızlık seremonisi ne denilirse denilsin yılda bir defa yaptığı bir ritüeldi Derin için bu uzun yürüyüş…Yeni yıl öncesi…

Zorlu arnavut kaldırımlı taşlar,düz asfalt ve granit bordür yolları ayakları hissetse de beyni kılavuzluk etmiyordu, rotasız trekking gibi yapılan bu spiritüel yolculukta…Kendi kişisel atmosferi ve hava ikliminin nasıl olduğuna bakmaksızın güne karışmıştı saydam bir şekilde ve bir renge dönüşeceğini bilerek …Sırf kemikten ibaret olan 1.45’lik boyu ile poyrazlı havalarda bedeni; uçuyormuş gibi oluyor, fırtınayı ruhunda hissettiğinde ise ağır bir taş gibi kaskatı…Vücudu ve ruhu için ısınma hareketleriydi onca saattir yaptığı…Perdeyi araladı, zeytin gözleri ışık huzmesinin hücumu ile fal taşı gibi açılıp kapandı.Işığın içeri girmesini hipnoz bir şekilde izledi, geçmişe geri geri atılan adımlarla…

Perilerin tozlarını saçarak dağıtacağı umulan yılbaşı ikramiyesine umut bağlamıştı birçoğu…Bozulmayı göze alacak olanların sayısı azımsanacak gibi değildi… “ Ben parayı bozup dağıtabilirim, ama paranın beni bozup dağıtmasına izin vermem” dediğini dün gibi hatırladı.

Gerçek sevgi istiyorum demişti kalabalıklardan pek çoğu yeni bir yıl dileği için… “ Gerçek sevgiyle atan kalbi kimse geri çevirmez” demişlerdi… Bu kadar siparişe doğa yanıt verir mi? Bilinmezliğe bırakılan istekler… “Nedir kendimden cektiğim “ denilmeden bir düşünülse mi?…

 

Aşk istiyorum demişlerdi sayılamayacak kadar çok olan insan toplulukları…Tecrübeyle sabitlenmiş koro halinde söylemleri vardı… “ Aşk meleği hep oku bana attı, b…u ben yedim.” Ters giden talihin zincirlerini kırmak istiyorlardı. “ Önce kişi kendine emanet” diye acaba bir düşünseler miydi?

Yepyeni bir yıl için dost eli istiyorum demişti belli bir zümre… Varlıklarına can suyu olacak… “ Hayat içerisinde eller sana uzanmak için, ayaklar tekmelemek için vardır. Ama en kötüsü bazı ellerin sana tekmelemek için uzanması…” diye sonuç çıkardığı acı bir tecrübeyi hatırlamıştı Derin…

Tercihlerinde özgürlük dileyenler de vardı… “ Özgürlüğünü ilan edememiş tutsak bir ruh ne kadar yaratıcı olabilir, kendini yaratamamışken, mutluluğun nefes alışlarından biridir özgürlük…” durakladı derinden bir nefes aldı, özgürlük adına tutsak olanları anımsadı.

An ile geçmiş arasında kurduğu köprünün sonunda yürüyüş yolculuğu biterken, aklında cevabı hep net olan ama bir çoklarında yanıtı flu olan bir soru vardı… İsteyelim de… Yeni bir yıl mı?… Yeni bir kafa mı?…

Songül YILDIZ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü