Ayşe hanım, kendisini saat olarak kurduğu için, alarmın çalmasını beklemeden, ara ara uyanıp saati yokladı.Tetikte olduğu, bir şey yapmaya odaklandığı zamanlarda, hep böyle huzursuz olurdu.Zaten gece boyunca gördüğü karışık rüyalar kendisini halsiz bırakmıştı.Kalktı, saat daha sabahın beşiydi.Hazır ev halkı şehir dışındayken, bu olayı tek başına halletmeliydi.Bir gün önce tüm alışverişi yapmıştı.Hafif bir kahvaltı yaptı.Bir altmış boyuna uygun iş tulumunu giydi.Altmış yaşlarında olmasına rağmen, hala kendisini olduğundan genç gösteren minyon yüzüne ağız maskesini ve koruyucu gözlüğünü taktı. Eline uzun namlulu böceksavar ilacını aldı. Bir komando görünümünde savaşa hazırdı.Bu hem temizlik bir yönüyle de psikolojik savaştı.

***

Evde hummalı bir çalışma vardı, ve bu haşeratlarında dikkatini çekti.Giydiği savaş kostümü ve elindeki öldürücü ekipmanlar ile Ayşe teyze , boğuk sesi ve alev saçan gözleriyle , haşeratların anlayacağını umarak konuşmaya başladı.

İrili- ufaklı , envai çeşit olan siz tüm haşeratlara savaş ilan ediyorum, ya kaçın kurtulun, ya da kalın ve ölün.”

Yavru haşere, ” Baba bugün ev sakin ama evsahibi bizi güldürmek için şekilden şekile giriyor, ayrıca çok cömert, evin her köşesine çeşit çeşit yiyecek bıraktı, ne iyi insanlar.”

Baba haşere , ” Tam bilemiyorum yavrum, birkaç yıl önceydi, kuytu köşeye böyle yiyecek konulmuştu, amcan böyle iştahla yiyordu, beş dakika sonra nalları havaya dikmişti, fazla mı yemişti, eceli mi gelmişti, tam bir muamma.”

 

Anne haşere, “Ben bilmem, bu evsahibi insancık, çok cimri, bu göç ettiğim kaçıncı ev, böylesini görmedim, ne halıların üzerinde, ne fayanslarda, hiçbir kuytu köşede kırıntı yoktu, bugün böcek bayramı ilan etmeliyiz, her yer yiyecek dolu.Bol bol yiyelim, yiyemediklerimizi, kuytu köşelerimize taşıyalım.Bugünü görmeseydik, açlıktan son günümüz olabilirdi.”

Mikropların, tozun toprağın, böceklerin düşmanı Ayşe teyze, pek çok eşyayı balkonlara yığmış, toz ilaçları en dip kuytu köşelere yerleştirmişti.Yüzelli metrekarelik evde tüm bu koşuşturma Ayşe teyzeyi yormuştu.Sonunda zafer kendisine ait olacaktı.Ayaklarının altından geçen haşeretlere uzun namlulu ilacı sıktı. Patır patır yerlere dökülen böceklere hınçla bakan Ayşe teyzeyi görenler, tanımakta güçlük çekebilirlerdi.O da bunu sanki hissetmiş olacak ki kendi kendine günah çıkarır gibi konuşmaya başladı.

Ah haşeratlar, sizler burada değil, dışarıda olmalıydınız, burası benim evim, temizlik, benim olmazsa olmazım, sizler varken temizlikten bahsetmek imkansız, hiçbir canlıya zarar vermem, yolda yürürken bile canlı görsem ezmem, yolumu değiştiririm. Ama sözkonusu ev ise, böyle hiç acımam.” Böceklere doğru bir hamle daha yaptı.

Haşeratlar vıy vıy ince tiz sesleri ile patır patır yerlere döküldü.En yakınlarını yerde mefta olarak gören baba haşere, en sonunda durumu anladı. Püskürtmeli ilaçtan kaçarken bağırdı.

Kimin evinden, kimi kovuyorsun, bu eve ilk gelen biziz, sen yokken de biz vardık.Bir taktik yapmam lazım,şöyle hareketsiz kalırsam belki göze çarpmam, kurtulurum.”

Ayşe teyze, önce kaçışan sonra hareketsiz duran haşereye uzun namlulu ile son püskürtmeyi yaptı. Baba haşere aynı kardeşi haşere gibi nalları havaya dikti.

***

Ayşe teyze, ilaçlama işlemini birkaç gün daha aynı şekilde tekrarladı.Son haşerenin de kökünü kuruttu.Dinlenmek için oturduğu parke zeminde kendinden geçti, birkaç saniye sonra,gündüzleri düşüncesinde, geceleri rüyalarında uykusuz bırakan canlı haşeratlar; yerini ölü haşeratlar kabusuna bıraktı.

Baba Haşere, ” Sizin dilinizden konuşabilseydik bizi öldürmezdiniz, tek suçumuz Türkçe bilmemek.”

Ayşe teyze, “Haklı olabilirsin, seni anlasaydım, öldürmeyebilirdim.”

Ayşe teyze ter içinde uyandı, rüyayı hatırladı, saçma dedi, çok saçma, yine ilaçları size sıkardım. Haşeretleri evimde istemiyooruummmm.

 

SONGÜL YILDIZ

Çizim:Cihangir YILDIZ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü