Martısız bir şehirde yaşar
Sesine yabancı
Hasretini bile bilmeden..
Ne bir deniz müjdeler çığlığında
Ne su zerreleri değer yüzüne suya konduğunda..
Yaban ,yavan ,ıssız bir ada içinde
Binlerce kara parçasının ortasında
Namütenahi bir gökyüzünün altında
Ne kokusu gelir burnuna
Rengini bile bilmediği yosunun,
Ne tuzu kalır dudağında
Fırtınasında deliren o suyun..
İzini bırakır öfkesinin
Kaldırımlara değdikçe sert adımları
Yankılanır tenhalığında güz sabahlarının
Kapılardan geçer kapılardan girer çıkar
Tekerrür günlerini
İçinde kocaman çığlıklar
Sessizce tükenerek zevahire yaşar ..
Yaban,yavan,ıssız bir ada içinde
Binlerce kara parçasının ortasında
Namütenahi bir gökyüzünün altında
Tuzunu bilmeden sıcağına değmeden
Yüreğinde efsunu yüreğinde esareti
olmadan
Beyhude yalnızlığında tüketir aşkları..
Merhabası hep aynı insana
Selamsız yaşar dünyaya..
Dilinde mukadderat
Kabulünde suçlar herkesi
Odalara atar canhıraş feryatlarını
Çekmecelere dizer gibi kalemlerini
Usul usul okşar çocuksu müphem
Hayal kırıklıklarını..
Misafirliği her yürekte
Kısadır konukluğu ve sohbeti yavan
Tensiz , soluksuz ..mecalsiz de
Yaban,ıssız bir ada içinde
Binlerce su zerresinin arasında
Gözlerinde derya gözlerinde fırtına
Meyus
Denize bu kadar yakın
Suyuna bu kadar uzak yaşar…
Demet Demirkaya/Mart 2019

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü