Bir insana sevgi duyması için saygı duyması gerektiğine inanan insanlar vardır. Saygı duyması için de hayranlık,beğeni ve takdir 3’ü bir yerdesini karşı tarafın titre,fors,güzellik ve ekonomik gücüne endekslemiş bir kafa yapısı vardır.Popüler olana da müthiş çekilen.Kafayla sevenler diyeceğim ben onlara.Şimdilik.

Neyin kafasını yaşıyorlarsa da diyeceğim! Zira titre ,fors,ekonomik güç de güzellik gibi geçer yiter gider biter..O zaman hayranlık biter,o zaman saygı yiter o zaman sevgi biter o zihniyetin matematiğiyle tabii..Ben onu kafamda bitirdim derlerse şaşırmayın kalbe girmeyen kalbe alınmayan zira zaten bir tek orada yer bulmustur ve emanettir o kafada!

Bu aynı zihniyet-ki zihniyet demişken sevgi bir zihniyet olalı beri şekilciler,imajcılar ‘miş’ gibi yaşayanlar yeni kabile gibi ürüyor çoğalıyorlar aramızda-hayal kırıklığını en sık yaşayanlardır “sevgi işinde” .! Her gün yeniden ‘severler’ ,yeni baştan yeni birini.Zannederler ki bu yeni eskisinden “kocaman”.Koca bir hayranlıkla başlarlar yeniden ve yinelenen aynı hayal kırıklıkları ile ömürleri boyunca hep arar dururlar sebebini niye bitti diyerek.Şıpsevdi diyeceğim onlara .”Çoksevdi ” demeyeceğim ama  “sıksevdi” diyeceğim .Şimdilik.

Sevilerek öğrenilen bir duygudur sevmek.Ve ilk ana karnında sonra da doğduğumuz evlerde ve ellerde şekillenir sevgi anlayışımız.Anamız çirkin ördekken bile bizi güzel yavrum diye severse güzelizdir ,biz de güzel severiz çirkin yoktur bizde.Gözümüzün her gördüğü kalbimizin gözüyle aynısını görür .En güzelini severiz en güzel biz severiz.’Bizim sevdiğimiz güzeldir’  bir Doğu Anadolu sözü.Öyle işte.

Aksini yaşarsak ,ötelenen itelenen sevgiden yoksun bırakılansak bizde de noksandır sevgi .Boş bir oda taşırız içimizde hep boş kalacak hiç dolmayacak bir oda.Sürekli kiracılar ararız ,sürekli gelip biri yerleşsin doldursun isteriz ama bilmeyiz o boş odada ne bir yatak ne bir döşek ne bir kap kacak orayı sıcak tutacak bir “sevgi sobasının” eksikliğiyle buzlaşmış o odaya kimseler kalmaya gelmez.Ev olamayacak o soğuk ve boş odada kimse yaşayamaz.

Sevgi sandığı şeyin geçici heves ve bir beğeni olduğunu sevilmemiş biri asla da anlayamaz.Onun nezdinde sevmek derinliksiz,sığ ve şekilci kafa yapısı yüzünden hiç kullanmadığı ihtimalen de kullanmayı hiç bilmediği bir kalbi boş odalarda gezdirmekten ibarettir.Ve o da kendi gibi boş odalılardan arar bulur.

Karşılığını veremeyecegi bir sevgiyi tanımaz zaten,anlayamaz.O sebeple kendi gibi bakışı arar durur ilişkilerinde.İletişimlerinde yavandır,ihtimalen materyalist ve bu yüzden de hırslıdır .Hayata öfkesini ,olmamışlarının acısını da sizden çıkarmak ister hele ki ondan şanslı başlamışsanız serüveninize.Hınca hınç yaşar sizi.Elinde değildir,kızmayın.Bu açlığı,doyumsuzluğu sadece bir yoldan doyurmayı biliyordur ya da öyle sanıyordur.Sevilemeden büyüyenler.Terden tere giden tenden öteye gidemeyenler diyecegim onlara.Şimdilik.

Yozlaşıyor ilişkiler,sevmeler sevilmeler.Çünkü ‘ sevgi bir kelimeden ibaret olalı’ beri herkes herkesi çok seviyor! Ahmet bugün Necla’yı seviyor ama yarın Ayşe’yi sevecek.Kendi de biliyor .

Fatma’lar kanka dedikleri can dostum dedikleri Meral’leri üç gün sonra kapı dışarı edecekler o boş odadan! Emanet bir büyük sevgi iki arkadaş arasında bir gün kanlı bıçaklı bir cinayet şölenine dönüşüyor o boş odada.Kiri pisliği bütün kötü enerjileriyle o aynı odaya kiracı arayarak geçirecek yine ‘kafasında bitirenler’..

“Ayşe yaşlandı ,hızıma yetişemiyor.Fatma genç.Beni anlıyor içimdeki beni.Enerjilerimiz tutuşuyor! “

“Arif holding patronu,Kerem topu atmış son ihalede. Boyu kısalmış ,şişmanlamış,hatta saçı da dökülmüş Kerem’in.Bitmiş ya bu adam!Dediği söylediği de saçma sapan nesine hayran olmuşsam onun!Saygımı yitirdim hayatım.İnan yanında eğreti duruyorum.Arif de yakışıklı adammış saç mı ektirmiş o,hoş olmuş valla..!Çok saygıdeğer biri restorana gidiyoruz kapılarda karşılıyorlar.Kerem’in girip çıktığını bilen yok hayatım.Arif kar(iz)ma “..

Karmaya inanmalı! Arif yarın ‘daha ‘ temelli bir başka arayışa geçecek.Çok daha,daha çok diye dolanacak.Onun boş odada da soğuktan kimseler kalmayacak….Tenha bir mahalle insanoğlu.Nüfus çok insan yok!.

Kanlı bıçaklı o iki arkadaş yepyeni arkadaşlar yapacaklar kendilerine ayrı boş  odalarına yerleştirecekler.Canımlar balımlar hayatımlar uçuşacak kimseler bozamayacak bizim bağımızı denecek ve bu cümle bir başka hikayede yeniden yeniden aynı odada sarfedilecek.

Aşkı arzuyu beğeniyi sevgi , saygıyı hayranlık,parayı pulu titreyi forsu ihtişamı gücü erdem sandıkça insanoğlu…yozlaşacak her gün daha çok.

Arif dahalarda,Fatma aramalarda,Meral yeniden başlamalarda aynı odaya kiracı arayışında ömürler gelip geçecek soğuk bir güz akşamı gibi üşüyerek yaşanacak o odalarda.

Kariyer güç para peşinde bir ömür harcıyorken belki de aslında bu parayla satın alabilelim diye bütün uğraşımız aynı marka ve model ,trend algısıyla tek beden (fits all)sevgi elbisesini?Ve acaba bedava olması gerekene biz ücret koyduğumuzdan mı fahiş bedeli?

Hastalanırsan ve eskirsen vazgeçilirsin konsepti pompalanıyorken topluma acaba ondan mı bunca estetikli yüz bunca aynılığı tüm gülüşlerin..!!

Toplumsal botoksun evrensel örümcek ağlarının kaç yaş geri aldığı daha mı önemli o ömürdekilere geri gelmeyeceklerden?!

 

Sevginin tarifi ahçılığı evinden yani çıraklıktan öğrenememişlerin elinde olalı beri tadı tuzu lezzeti kötü yavan bir yemeğe dönüştü.Herkesteki tarif aynı da olmaya başladı sanki.O bir tariften aynı yemeği pişirip koyup yiyor sonra da aynı hazımsızlıktan aynı şikayetleri yapıyoruz sanki bizler.

Saygıyı da sevgiyi de yitirmek öyle kolay ki tüm bunlarla.Buysa tarifi sevginin ve böyle bir orantıysa saygı kimilerine yalnızlık baki o zaman! Kendi kendini sürekli imha eden bir bomba gibi .Etrafta kimselerin kalmayışına şaşmamaları gerekir o zaman tenhalaşan hayatlarından şikayet eden’ kafaların’!.

Yeniden başlamak için yeniden doğmak mı gerekir yoksa bir kere ölmek mi?İkisi de mümkün değilse ‘kafayı’ mi değiştirmeli?Kafa da değişir mi ki?! Kalbe çalışsak kalbi çalıştırsak..”kafada bitirmek” yerine kalpte ve kalple başlasak başlatsak !!..doğar mıyız yeniden bir insana dönüşür müyüz ceninden?Dirilir miyiz o bilindik aşina ölümden?

“Benden nefret et ama bana acıma” ezikliğiyle uzun boylu sütun bacaklı kaslı yakışıklı güzel sarışın esmer modellerimizle dolu odalarımız neden boş anladınız mı?

Demet Demirkaya


2 Yorum. Yeni Yorum

Demet için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü