Vefa bir semt adı bazılarına..! Vallahi billahi kelimenin anlamını bilmeyen boza düşünen “ah olsa da içsek yaaa ” diyen bir güruh da var çevremde.Çevreni değiştir diyenlerinize “ nüfus gittikçe azalıyor 10’ncu köyde.Şakşakçılar ve taktakçılar olarak ikiye ayrılmış bir kitle buralar.Bozaydı kıvamdı çok sallarsam 10’ncu köydeki başkanlığımı kaybederim.Power is delicious” diyerek cevap vereceğim!

Fakat şu ki taktakçı olarak başkanlık uzun vadeli olamıyor tabii.Yurdumun aksine demokratik bir seçim anlayışına sahibiz biz 10’ncu köydekiler.Dolayısıyla bir şekil hazırım yerimden edilmeye.Köyümden edilmeyeyim yeter!

Fakat şakşakçılardan seçilirse başkan o da dert yani.Adam neyi niye diyor anlayamıyorsunuz..herkese mavi boncuk olunca “Yağcılar” semtinin iki yakası biraraya gelmiyor .Boğaz gibi diil! Köprü olabilecek biri de yok 10’ncu köyde bizim.

Herkes herkesi çok sevmeye başladı mı korkcan zira ağzı gül yaptığı diken(!) kan revan arkadaşlıklar görmekten 3’ncü Dünya Savaşının aslında insanın doğumuyla başladığı kanaatine geldim ben!

Şakşakçı nüfusun hızlı artışıyla köyümüzün adını da değiştirip belki de “Sizin Köylü” gibi bir genel ad takacaklar .Kendime yeni bir köy arayışına da geçmeliyim aslında da zaman yok taktaklamaktan!

Neyse uzattım ve kafa karıştırdım..Bir yerde Cem Yılmaz yapiim dedim..Ne diyorum sonunda anlamayın napiim! Bir kaç belden aşağım da vardı espri olarak ama bilemiyorum blog da blok’lanır da iyice vatansız mı kalırım diye 3 buçuğa çeyrek var saat diyeceğim!

Konumuza dönelim.AHDE VEFA..(Başlığı yeniden attım.Söz çarpıtmıycam konuyu da 3 buçuğa çeyrek var da güzel oldu hani kabul edin!)

Hayatımın en güzel yılları “her yıl”.Her yıl yeniden en güzelini yaşatıyor evren bana.Bir sonraki yılın daha güzel olacağını bilerek bu yılı daha bir mutlu mesut geçiriyorum.

Geçmişe mazi geleceğe Niyazi genel bakışıyla da düşünmedim ama ben çok geçen yılları.Niyazi her zaman formda bana göre ama mazi de Niyazi’nin work out’u zira !! Bir body yaptı adam tanıyamazsınız! İnsan yorulur di mi nerdeee! Bu Niyazi enerji tavsancığı! Mazi yüklemese bu kadar Niyazi palazlanmazdı bu derece kanımca.Mazinin gözlerinden öperim..!

İşte geçen yıllar içinde mazide bir dünya insan da biriktirdim.Bazıları Niyazi’ye yetişemedi.Onun dönemine yani.Tarihe emanet ettim bazılarını,aman dedim iyi bakın onlara.Onlar ki geleceğimin temel mutluluk taşları.Her birine ayrı ayrı bastım ben.Kaygan,çamurlu ,kimi sivri kimi kirli ama hepsi “taş”.

Bu taşlarla bezeli yolum beni Niyazi’ye kavuşturdu hep.Geriye dönüp bakma dediğinde Niyazi aralarda çaktırmadan bir göz kaçamağı yapsam da ne kadar haklıymış hep gösterdi hayat bana.Tökezledim çünkü arkaya bakarken.Allahtan devrilmedim tuttu Niyazi güçlü kollarıyla.(bu bir erotik yazıya dönüşmeden Niyazi konusunu kapatıyorum..blog yazı resmine Niyazi’nin çıplak fotosunu koyacağım ama, inadım inat ..iki kanat! blog benim diil mi ya!)

Bir temiz sayfa açmak her yıl bana yepyeni kitaplar kazandırdı.Kitaplığımdaki her “bir insan romanımın” birer dizi olarak Gülseren Budayıcıoğlu’nun dudağını uçuklatıp ‘aa niye ben yazmadım bu adamı ‘ demesine sebep olmasını hedefliyorum!

Ben bir psikolog değilim ama ne çok dert dinledim bilemezsiniz…!(kulaklarım Kırmızı Oda!)

Ne çok üzüldüm ve ne çok şaşkına döndüm gördükçe can dediklerinin seyirci kaldıklarını acılarına( Camdaki Kız bazıları hayata!)

Ve ne çok çözümler ürettim yapabildiğimce ,yollar buldum çıkmaz olmasın hiçbir sokakları diye.Ne çok da denk düştüm boza bilene vefayı! (Madalyonun İçi !)

Kıskandırmayayım Budayıcıoğlu’nu daha da çok çeşitliliklerimle ve konuyu iyice saldım çayıra moduna sokmayayım da Yılmaz ‘da bu kadar anlaşılmaz olamadığı için bunalıma girip öksüz koymasın espri dünyamızı..!

Ama demem o ki kıymet bilmeyene ömrünüzün bir saniyesini veriyorsanız bilin ki koca bir günah işliyorsunuz.(Günahın 3 ,Kendine haksızlığın 5 rengi!) Eğer anlamıyorsanız ilk bir kaç kazıkta karşıdakinin vefa -boza anlayışını Grinin 50 tonu hayatınız!..Bi durun artık! “Vahde vefa” moduna girmeniz kaçınılmaz yoksa!

İnsanoğlu net aslında.Bir kalabalığa girin şöyle bir bakının çevrenize.Kimler ile muhabbet edeceğiniz ve o muhabbeti hayatınızın neresine ve ne kadar taşıyacağınız daha orada bellidir.Merhabasında meymenet olmayanla sonrasında eremezsiniz kerevetine o masalın!

Yaşama sanatının mihenk taşlarındandır “bencillik” bazılarına bence.Öyle de olunca tekil dünyalarında “onun bunun” derdini tasasını içlerine almaksızın ya da “miş” gibi yapayarak sadece kendilerine yaşıyor bazıları.(Hani insan merak ediyor niye komün bir hayat arıyorlar ki diye de!! ) İçselleştirmeden ,derinleştirmeden yaşıyorlar her yaşadıklarını.

Yüzeydedirler zaten çoğu yüzme bilmez onların.Su üstünde duracak kadar boğulmayacak kadar yaşarlar hayatı.Derinine inemeden. “Happy Hour” sendromu diyeceğim ben buna da.Her şeyden biraz ve ucuz ama asla iyisinden bol içemeden çok içtim sananlar Hayat Pınarından!

İşte bu güruh bozayı bilir ,semti bilir..anlamını bilmez o bir kelimenin.Onlara denk düşmüşlüğüm çoktur benim.Mazimin doluluğu Niyazimin gücü onlar.Onlar da bir yerde hayat dersi işte zira yaşamadan öğrenilmiyor malumunuz hayat.

Velhasıl kelam ..bozanın iyisi “vefa” da..insanın iyisi de!

 

Demet Demirkaya

2 Yorum. Yeni Yorum

Lara için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü