Hibrit tohum değil, her yerde karşılaştığımız hubris tohumlu kalabalıklar…İblisle
yarışırlar…Serpilmedikleri alan yok gibi yaratıların…Öyle bir gaz ki salgıladıkları, zehirlenmek
için bulundukları atmosferi solumak yeterli…Biri yetmez açlıklarını gidermeye; onlar,yüzler,
binler gerek…Doygunluk hisleri yoktur…Ağlarını yanında taşırlar…Kimler mi onlar?…Genetiği
bozdurmuş! Zehirli egolar…

 

Ayarlarla oynamayın…Kulaklarının antenleri kendi seslerini duymaya
kodlanmış…Duyulamazsınız!…

Yıldızlar ne kadar güzel deyin, Ay’a niye ayak basmadın derler,…Anlaşılamazsınız!…
Paralı birini arıyorsan başka kapıya, zengin bir ruh arıyorsan kapım açık
deyin…Anlatamazsınız!…

Çok az tanıyıp, boşlukları önyargıyla doldururlar…Tam-anlatamazsınız!…
Birkaç üniversite bitirip, birkaç dil bilirler, diplomaların bile son kullanım tarihi var! Hayat
diplomasının imza, kaşe, mührü yok! Ama ağırlığı var…Anlatamazsınız!…

Yüzlerine ayna tutulduğunda, kendi varlıklarından gözleri kamaşan yegane egosantrikler iyi
profilden görülmek isterler, oysa dikkatli gözlerimizden bir şey kaçmaz, kaçtıysa gözümüzden
kaçırılmıştır!… Ve bizler; nezdinde görülemezleriz!…

Ben, ben deyip kendi egosuyla şişenler hiçbir yere sığamazlar, ancak zeplin misali

Sema’larda başı dolu- başı boş amansızca kendi eksenlerinde dönerler, irtifa kaybettiklerini
bilmeden…

Ben merkezindeler…
Durdurun bi dünyayı, inecek mi var?

Durdurulamazlar!…

 

Songül YILDIZ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü