Toz bezi gibiyiz.Bazılarının tozunu alıyor ,rengimiz değişip kirleniyoruz.Yıkanıp aynı yeniliğe kavuşamasak da rengimiz sararıp solsa da yine de işe yarıyoruz.İyice sökülüp,parçalana kadar işlev görüyoruz.
Çöpe gideceğimiz zaman yerimize hemen bir yenimizin geleceğini de biliyoruz.Atılana kadar işlev görmek dışında başka bir yerimiz de yok ömürlerinde.
Tozunu alıyoruz birilerinin.Parlatıyoruz bazılarını .Biz değmesek, sağdan sola yukardan aşağı iyice ovuştura ovuştura silmesek kenarda soluk ve göze çarpmadan öylece duranı yeni bir seymiş gibi ortaya koymasak kimseler farketmeyecek onu.Onca ovulmadan,silinmeden sonra pırıl pırıl ,ak pak haliyle yine tüm tozları üstüne çekip kirlendiğinde onca hırpalanışımıza rağmen kendimizi eskitip,soldurup parçalama pahasına yeniden onu hayat vitrininde ışıl ışıl göz alan yerine koyuyoruz.
Toz bezi gibiyiz bazılarına.Bize duydukları ihtiyaç adımızdan büyük. Aranılışımız sevgiden değil onları parlatmaktaki gücümüzden!
Ve onlardaki yerimiz kilerlerinde bir kovada kenarda kullanılmaya hazır bir bez kadar ve gibi.İşlevimizle doğru orantılı olmayan değerimiz bizim bu hayattaki en büyük havuz problemimiz.
Nesilden nesile aynı matematikle doldurulamayan ya da boşaltılamayan o havuz.
Bir kapasak o musluğu ..!
Taşmadan dolabilmek icin bunca hesap kitap!
Degerimizi bir toz bezi gibi basitleştirmesek ..ve bir havuz problemi gibi zorlaştırmasak matematigini ederimizin.
Bazıları da sadece toz hayatta.Her hareketimizle sağa sola uçuşan o nankör toz zerreciklerini ne kadar silersek silelim üzerini kaplayacak bir güzellik bulacaklarını bilerek bıraksak oldukları yerde.
Anlasak bazılarının da görevinin bizi kirletmek olduğunu .Bunu bilerek bu kadar üstlenmesek temizliklerini.
Toz bazıları..ne kadar silersen sil sadece toz.
Toz bezi olmadan toza, oldukları yerde bıraksak daha mı yeni kalırız hayata?
Demet Demirkaya