Bir KORONA geçti bu dünyadan…!

 

Az önce temizlik yaparken süpürgenin borusuna kaptırdığını düşündüğüm dudaklarını sanki sadece ince ünlülerden oluşan bir dil konuşuyormuş gibi büzüm büzüm büzerek bir şeyler diyordu bana.Anlamadım!
Afrikadaki Hutu’lar aklımda gözlerim dolgulu dudaklarında okumaya çalışıyorum çarptıkça birbirine o et parçaları . .Yok anlamıyorum! Sessiz film oyunumuzda tahminler atıyorum ortalığa!!
“Geliim mi?Gidiim mi?Giyiim mi?Tek beden mi?Sarı.. lacivert ..Fenerbahçe?!”

İki kelimelik cümleyi anlamıyordum son 10 dakikadır !Tekrar ediyordu bilmem kaçıncı kez.Dışardan bakan biri benim uzaylı olduğumu ve onun dünyada ilk iletişim kurduğum kişi olduğunu düşünebilirdi.

Hayır yani duyuyordum ses vardı görüntü de. Netlik ayarı da bozuk değildi fabrika ayarından emin değildim ama!

Peki dili?O orijinal değil miydi !? Sesi bir kürek gibi ağzın içinde sağa sola savurup onlardan kelimeler üreten diline nolmuştu!Onu da kesip alnına mı eklemişlerdi.Ondan mı bu kadar genişti ? Neden ki?Napcaktı ki o alınla ?
Alın yazısının bir roman olduğunu düşündüm inceleyince alnını!!..benimkinin de fıkra! Ona yazılanla benim dar alnıma yazılandan belliydi neden böyle benim hayat!
Kızdım bi!

Dudak okurdum bu ülkeye geldiğim ilk yıllarımda.Hala da konuşanın ağzına bakarım ingilizce ise konuştuğumuz dil.
Ama o bir türk ve ben nereye baksam bi şey okuyamıyorum vücudunda!

El kol hareketleri de var aslında okuyabilsem bir ama çoğunluk tik haline getirdiği saçını düzeltme işlevine kullanıyor onları.Bir de burnunu siliyor sürekli.Yani burun sanıyorum onu.Hayatımda bu kadar kalkığını görmedim zira! Bu kadar da büyük deliklisini. İyice genişlemiş delikleri kaldırılınca orijinali Erzurum sandığım burnunun  O kadar ki her bir deliğe iki parmağını birden sokabilir .İsterse tabii! Niye istesin canım! Ama öyle bir genişlik.İdi Amin’den alıp ona takmışlar.!
Sebil gibi hep açık akıyor da akıyor.Kimin hayrına bilinmez.!!Bu kadar kaldırınca ve bu kadar genişleyince hangi sümük durabilir o kanallarda !?

Piyasaya çıktığında ilk yaptıranlardan olduğu renginden belli tedavülden kalkmış kontürü sebebiyle artık kırmızıya dönmüş bir zamanlar siyah kaşlarını botoksun izin verdiği oranda oynatarak söylemeye çalıştığı o iki kelimeyi yüzünün hiçbir hareketinden anlayamıyordum.

Karar verdim çıkacaktım dükkandan.Bir hamle yapayım dedim kapıya doğru.Ceylan gibi zıpladı önüme..!İki adım atamadım.Yapıştım kaldım.. göğüslerine!!!

Az sulanmış fidan boyum yüzünden sabah yaptırdığım buzağı ve ağıl temalı o klasik benzetmeye uygun keratinli saçımla yapıştığım yerde nefes almakta zorlanıyorum.Saçlarım hatır hatır ,yumuşacık olcek diyen yumuşağı bozuk  kuaför arkadaşımın bir de 3 gün yıkama diye piyasaya saldığı çalı süpürgesi saçlarımla ben ve o, sahibinin peşinden koşup cama yapışan Garfield gibiyiz.O cam!

Hayır der gibi kafayı iki tarafa sallıyor.Bunu anladım!
Morsu bozuk bir ritmle sırtıma vuruyor hafifçe 4 kere.
“Yoook gidemezsin bir yere ” yi çözdüm sadece ikimize ait iletişim dilimizde.
Ben de beline ancak oraya yeten elimle 3 kere vuruyorum. “Bırak gidiim nolur!”

Bir elimde şapka bana mağazanın yarısını satacağı hırsıyla marketing anlayışının ‘kovala yakala yut’  olduğunu yapıştığım yerde anladığım satış elemanının koynundayım!!Ayaklarım yerden havalanıyor arada yürüdükçe o !!

Bu tuhaf yapışık halimizde kopyala yapıştır prensibinde üretilmiş seri imalat ve modifiye başka biri geliyor yanımıza.Onun boyu boyuma denk. Uzanıp yüzümü arıyor gözleriyle .. nafile ! Kollarımı çözüp mors uzmanının belinden geriye doğru uzatıyorum çeksin beni istiyorum nefes alamıyorum yahu! Çıkar beni buradan !

Son 5 dakikadır içime çektiğim Şanel Nambir Fayf’tan bi dünya olmuş kafam! Arabın yağı konseptinde çalışmış parfümüne!!Parfümlere konulan alkol oranını düşürmeliler bence!
Çift görüyorum zahir.. ama zaten çiftler!İriler de!
Hatta bizim mahalledekilerin hepsini bi çuvala koyup ona takmışlar!
Yardım talebimi olumlu karşılayan arkadaşı içler acısı halime ayıyor nihayet de çekip çıkarıyor beni o vadiden!Vakumla yapıştığı camdan çekilen cam vantuzu gibi ses çıkıyor ayrılırken on(lar)dan! Vickkk

“Ödeme için yardımcı olayım size” diyor.Ödem için peki?!

Yüzümde resmen izleri var!Yer yapmışlar!
Kasaya yürüyoruz koluma girmiş.Takatsizim!
100 liralık şapkaya yatırdığım” 500″ liranın araba taksidi modelindeki “siz simdi gidin biz size sonradan ay ay şeytcez”  şeklindeki ilk ödemesinden sonra takıyorlar mecalsiz kafama şapkayı.Torbaya da para vermiyormuşum böylelikle.Hem de ne güzelmiş bakiimmiş yakışmışmış!

Yaşadığım son 20 dakikanın nedeninin saçlarıma yapılan japon fönünü zart diye bastıran yağmurdan koruyayım diye şapka almak için olduğunu düşünerek afallamış ve Şanelle güzel olmuş kafayla yandaki iç çamaşırları mağazasına giriyorum bu sefer! Daha kendime gelemeden yine o kabileden biri yapışıyor yakama.Aynı dili konuşuyor sadece ince ünlülerden oluşan . Büzükçe!!

Bu sefer akıllandım
“Evet,evet ..tamam “diyerek elime tutuşturulan tiripıl D sütyenle kasaya yürüyorum.İletişim kuramayacağımın bilincindeyim.Akıllandım ya da ayıldım Şanelden!
Hem kedilerim var benim yavrular.6 yavrucuk.
Yuva alıyorum onlara diye düşünerek avutuyorum kendimi.
3 ünü bir yere koyabilirim bu sütyende..Başka koyacak şeyim yok zira içlerine!

Kavanoz dipli gözlükleriyle kasiyer kıza bakıyorum.12 -13 yaşlarında .Ağzında sakız bir elinde cep telefonu diğerinin parmaklarıyla cak cak basıyor kasayı açsın umduğu tuşa.
Açılmıyor!
Manajer i çağırıyor ” Ekrem abiii ..Açılmıyor ya yine!”
Elinde çekiç üzerinde tamirci tulumu yüzü elleri beyaz boya içinde Ekrem abiii geliyor.
“Kızım hasta görüyorum öyle bas bas bağırılır mı ya?!”
!!??
Anlamıyorum .

“Ekrem bey” diyecek oluyorum “Doktor Keşfett” diye düzeltiyor beni.!
??
Soru işaretlerimi okuyor.. bu yazıdan sanki!!! Açıklıyor
“Beni tanımadınız mı sosyal medyadan?
İnfülünsirim ben.1 milyon takipçili Dr Keşfett”

Yani ne sorayım nasıl sorayım sorduğumu nereme koyayım! Aldığım cevaplar artık bildiğim bir dilde değil! Meslek dağılımı değişmiş bu yeni düzen içinde herkes biraz İsviçre çakısı!!

Az ilerdeki soyunma odasından çıkan kadının kolunda bandaj yanımıza gelip “Doktor bey haftaya değil mi kan tahlili sonuçları ” sorusu üzerine Ekrem abi”evet  bu arada botoksu da geciktirmeyin vakti gelmiş randevu alın karşı kasadan” diyerek dükkanın ‘muayehane’ bölümüne yolluyor kadını!

Kasayla uğraşırken o, ben almaktan vazgeçip bırakıyorum tiripıl D yi önüme çıkan rafların birine.Yürüyüp çıkıyorum mağaza doktor ofisi dükkan sentezli bu yeni dünyadan!

Koronadan sonra kalifiye eleman kalifiye iş bir de orijinal insan bulmak zor artık!Herkes garson herkes doktor herkes uzman herkes başkan.
Herkes klon..!
Herkes kendini keşfetmiş bir yeni kıta!

Bunları düşünürken gözüme çarpıyor kapının önündeki minübüs .

Üzerinde “Boya badana işleriniz için estetisyen ,aile hekimi,İnfülünsir DR KEŞFETT ”  yazıyor!
Stetoskobu boynunda üstü başı boya içinde laser kakması fosforlu beyaz dişlerini açığa çıkaran kocaman gülüşlü fotoğrafıyla İsviçre çakısı Ekrem abiiiiiii..

 

Demet Demirkaya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü