Bir sessizliğe gömülüp o acıyı tek başına çekmeyi seçen birine ne diyebilirsiniz?
Gel desen olmaz gitsen olmaz sussan olmaz susmasan da.Seyir halinde olmanız mı iyi gelir yoksa duyarsız mı hissedersiniz kendinizi.Yuhlar mı çekersiniz kendinize bu duvarlığınızı ayıplar mısınız?Belki de o ayıplar sizi?!Yalnız hisseder daha da çok ya da !
İki ucu boncuklu (!) değnek..
Aşağı Kasımpaşa ve  Osuruktan Tayyare bölgesidir sıkıştığınız yerlerin adı!
Tayyare bölgesinde bahane çoktur.Yoğundur havası oranın.Çoktur sebep arayıp sormaya.Riskli bölgedir ama.Her an batabilirsiniz boncuğa.
Aşağı Kasımpaşa bölgesi çoğunluğun seçtiği bir yerdir .Talebin yoğun olduğu nüfusu kalabalık bir bölgedir yani.Elin derdi beni mi gerdi ‘dir motto orada.Bazen en güvenli de yerdir.Akım derken boncukum deme riski sıfırdır o bölgede.
İnsan doğası gereği diğerlerinden aydınlatsın bekler ama karanlığını.Düğmeye basamayacak kadar yorgun olduğunu biri basınca düğmeye anlar bazen çünkü.
Kuru dalları budanınca uzayıp serpilen yeniden çiçek açan bir ağaç gibidir ruhumuz.Kuruyan solan tarafımızı alsın isteriz birileri.Alsın ki yeniden açsın içimiz çiçek çiçek .
Yedirebilirsek kendimize tabii bunun kabulünü!!
Bizim memleket acılarla dolu.Tarihimiz, olduğumuz coğrafya, toprağımızın cazibesi sebebiyle bizlere duyulan hasetle büyüyen her birimizin bildiği en iyi şey acımaktır.Ama canımızın yandığını bilmeden büyürüz hepimiz.Acı güneşin doğuşu kadar olağandır hepimize çünkü.Her gün bir önceki güneşin daha mı sıcak olduğunu konuşmadığımız gibi acılarımızı da konuşmayız.Acırız ama susarsak geçer.Öyle biliriz.Öyle bildirilmiştir.
Heybenin delik gözüne attığımız ne çok yükümüz vardır oysa bizim.
Aziz Nesin’ in
“Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim …
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde” dediği Susarak şiiri bizim aşkımızı da acımızı da yaşama biçimimizi ne güzel anlatır.Acıyarak sever sevilir acıyarak büyürüz.
Göbek adımız Travma.Hepimizin. Kullanmadığımız ismimiz o!
Haşiniz.Sertiz.Böyle güçlüyüz.Seçtiğimiz kelimeler ile ne teslim ederiz kendimizi ne de önemsenme ihtiyacımızı ortaya koyarız.
Bir sihirli değnek de beklemeyiz umudu çoktan koymuşuzdur hurçlara.Dönem dönem yaşarız bunu hepimiz.Hiçbir mevsimde açmadığımız tüm eskilerin de durduğu hurçlarımızı nereye gidersek gidelim yanımız sıra taşır ama başı dik tutarız.Neden?
Tüpgazı kibritle kontrol eden bir ırktan geliyoruz biz!Kaderimmiş deriz olası(!) salaklığımıza.
Karşıdan karşıya geçerken kırmızı ışıkta bir ayağı gazda bir ayağı debriyajda bir eli kornada bir eli camdan dışarıda “haydi haydi “sabırsızlığını taşır bizim günlük telaşlarımız.Tabakhaneye çalışırız sürekli.Giyotinin altında yaşarız.Bize bu olağandır.
İki elim kanda olsa ordayım..deriz!..???
Bir kere niye kanda kimi neyi katlediyorken illa da bırakır gelirim diyoruz?!Ve neden yahu!Paşa paşa yap cinayetini! Neyin özverisi bu iyi düşün!Zaten gelme suça ortak etme beni!
Ellerin kan içinde !?Manyak mısın?! ..Belli ki yemek yapmıyorsun!İki elim salçalı olsa gelirim olurdu o deyim o zaman!
“Dost edinmeye bak düşmanı anan da doğurur” derken ailemizi seçemediğimizin ama arkadaşımızı seçme şansımızın olduğunu dile getiren bu sözle ömürlük bir yalnızlığın müjdesini veririz sanki.
“Fincancı katırlarını ürkütme” deriz orta yerde bir siyasi görüş bildirirken.
Öğütlerimizde endişe, korku ve acı gizlidir illa.Kimseyle paylaşma acını diye tembihleriz .Kol kırılır yen içinde kalır deriz.O kırık kol yamuk çarpık çurpuk kaynar o önemli değildir yeter ki kimse bilmesindir derdimizi.
Neyin korkusu bu?Utancı ya da?İnsanız yahu derdimizin oluşu acılarımızın oluşu neden bir ayıp gibi bastırılıp halı altına süpürülmek istenir ki toplumumuzda?
Tek başınalık ile yalnızlık iki ayrı kasaba.Biri tenha diğeri ıssız.
Korkusuz tüpçü gibiyken derdi olandan bucak bucak kaçarız.Ayağı gazda meydan okuyan şoförken birinin derdine merhem olmakta frenden kalkmaz ayağımız.
Korkularımızın tarifi bozulduğundan beri herkes pek bir ıssız.
Dövüşçü(!) ruhlarımızın tembih tembih tembihlediği “sana ne ” “sakın” “boşver sen” ” karışma sus” getirmedi mi bizi bugünlere!
Susarak ilanı aşk da olmuyor derde çözüm de bulunmuyor .
Platonik dostlarınızdan bilirsiniz.
Akım derken boncuk demeyi göze alıp da boncuk çukuruna düşenleriniz de bilir her çöküşün çıkışı batışın doğuşu bitişin başlangıcı var bu evrende.Vee..
El ele tutuşunca bir güzel çıkılıyor ki o boncuk çukurundan sanırsınız yeniden doğuyorsunuz.
Tayyareli tüpçü dostlarınızdan bilirsiniz..
“Dostlarınızın omzuna yük olmayın, yüküne omuz verin “
Demet Demirkaya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü